9 Mart 2016 Çarşamba

Cerattepe Direnişi


Artvini bir kadının gözünden cerattepe direnişi :

Barikatın en ön saflarındaydık. Karşı karşıya geldiğimiz kolluk güçlerinin uyguladığı, Artvinli kadınları hedef alan küfürlerine, hakaretlerine, şiddetine rağmen vazgeçmedik. Hep “bu daha başlangıç” diyerek döndük evlerimize. Sonra yine çıktık sokağa ardımızda binler yürüdük Cerattepe’ye. Yasladık bedenimizi polis barikatına, lokmamızı paylaştık seve seve ama “Cerattepe’yi vermeyiz” dedik.

sevgilisi kim - kimle sevgili - kimin sevgilisi - Sitemap

Patlayan bombalar, her gün betonlar arasından çıkan çocuk bedenleri, ölüm haberleri, padişahın kin ve nefret kokan konuşmaları arasında, ülkenin küçük bir yerinde, ülkeye umut veren güzel bir dayanışma ve mücadele örneği yaşanmakta.
Bizler kadın, erkek, genç, yaşlı demeden yaşam alanımızı, ağacımızı tüm canlılarımızı korumayı vazife edinmiş bir halk, rant için kapısına dayanan barbarlara karşı direniyor.
Küçük, sessiz ve sakin bir şehir, 15 Şubat 2016 pazartesi akşamı telefonlara gelen bir mesajla birkaç saatte ülkenin önemli gündemi haline geldi.
Mesaj :Acil! Cerattepe’ye müdahale olacak….
Madene karşı mücadeleyi 20 yıldır sürdüren Artvinliler olarak “Haydi geldiler vakit direnme vaktidir” deyip düştük yollara. Cerattepe’ye giden yola araçlarımızı park ettik. Direnişimizin ne kadar süreceğini, iş makinalarının ne zaman geleceğini bilmeden bekledik.
Yeşilin her tonuna sahip Cerattepe’nin düşmanı Cengiz Holding, talancı iktidarın desteğini arkasına almış, 6 ilden akın akın gelen polisiyle, jandarmasıyla geceden Artvin’e konuşlandı. Buna karşın bizim tarafta güzel bir gece iyi bir dayanışma örneği yaşanıyordu. Herkes evinden getirdiklerini ikram ediyordu. Örneğin direniş noktasına en yakın evlerden biri olmamız bize özel bir görev yüklemişti: Evi direnişçilere açmak.
Annem pişirdiği sıcacık patatesleri ikram ederek soğukta bekleyenlere yardımcı olmaya çalışıyordu. Kuşkusuz direniş kimin evine yakınsa o evin yapacağı bir işi yaptı. Anahtarını da kapı üstüne astı, ihtiyacı olan rahatça girsin, dinlensin ihtiyacını gidersin diye.
Sabaha doğru hava soğudu yanan ateşin etrafında şarkılar söylendi, horonlar tepildi, sohbetler edildi. Kimileri saatlerce soğukta ayakta beklemenin verdiği yorgunlukla kıvrılabileceği bir araba koltuğu bulup, doğacak günle birlikte başlayacak yeni yorgunluklara yer açmak için dinlenmeye çalışıyordu. Gün doğdu polislerle karşı karşıya geldik. Birçoğumuz bu kadar polisi bir arada görmemişti. Artvin tek vücut olmuştu. Herkes bir ağızdan konuşuyordu: Direneceğiz, Cerattepe’yi vermeyeceğiz.
Tek bir amacımız vardı: toprağımızın talanını engellemek. Vazgeçmek yoktu, kararlıydık. Tek bildiğimiz yeşilimizi bu “kan emicilere” vermeyeceğimiz gerçeğiydi. Sabah 12.00 civarı saatlerce süren bekleyiş amansız bir saldırıya dönüştü. Kulağı sağır, gözü kör olmuş aldığı emire itaat etmenin dışında, vicdanını hiçe sayan bir grupla karşı karşıya geldik. İnsanlar şaşkın ve üzgün, herkesin dilinde “Devletin polisi vatandaşını korumakla görevlidir. Bunlar Artvin düşmanı Cengiz’i koruyor” söylemleri.
Şaşkındık. Şaşkınlığımız uzun sürmedi. Gaz bombasından nasıl korunulur öğrendik, nasıl ilaç hazırlanır. Limonları stokladık. Gezi deneyimlerini araştırdık ve Talcit’i bizde keşfettik. İşte şimdi başlıyor dedik. Yıllardır emekçi halklara, parasız eğitim mücadelesi veren gençlere, tekel işçilerine, Gezi’de sokağa çıkanlara zulüm eden polisle tanıştık. Satılmış medyanın gerçek yüzünü Artvin Halkı da “terörist” yaftasını yiyerek görmüş oldu.
Bizleri gaz bombasıyla, plastik mermiyle korkutacaklarını sandılar biz ki Artvin’in yamaçlarında düşe kalka büyüyen, sisli dağlarında gezen, soğuk sularına meydan okurcasına serinleyen inatçı, çalışkan bir halkız.
‘’Bize gaz bombası işlemez’’ diyen insanlar tanıdık. Artvinli kadınlar olarak aldık tencere, tavamızı başladık ses çıkarmaya; bizim silahımız da budur dedik. Günlerce toplandık. Sürekli yeni fikirler ürettik ve devam ediyoruz. Barikatın en ön saflarındaydık. Karşı karşıya geldiğimiz kolluk güçlerinin uyguladığı, Artvinli kadınları hedef alan küfürlerine, hakaretlerine, şiddetine rağmen vazgeçmedik. Hep “bu daha başlangıç” diyerek döndük evlerimize.
Sonra yine çıktık sokağa ardımızda binler yürüdük Cerattepe’ye. Yasladık bedenimizi polis barikatına, lokmamızı paylaştık seve seve ama “Cerattepe’yi vermeyiz” dedik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder